Tercüme ve Çeviri Tarihi

Dünya tarihine bakıldığında tercüme ve çeviri tarihi binlerce yıllık bir geçmişe sahip oldukları görülmektedir. Özellikle toplumlar arasında deniz ve kara ticaretinin gelişmeye başlaması ile birlikte milletler arası iletişimin doğru ve akıcı bir biçimde kurulması amacıyla ilk tercüme işlemleri ve tercümanlar binlerce yıllık sürecin temellerini atmaya başlamışlardır. Bu faaliyetlerin ilk örneklerini M.Ö. yaşamış eski Mısır ve Yunan medeniyetlerinde görmek mümkündür.

Özellikle Mısır kaynaklarına bakıldığında dönemin hükümdarları milletler arası iletişimi sağlamak için yanlarında tercümanlar bulundurdukları saptanmıştır. Bu kaynaklarda hükümdarların genellikle kendilerine ait bir ‘tercüman başı’ ve bu şahsın yanında da tercümanlar topluluğuna sahip olduğu görülmektedir. Mısırlılar iletişimde oldukları milletlerin dillerini iyi bir şekilde bilen tercümanlara sahip olmaya özen göstermişlerdir. Böylelikle kendilerini diğerlerine daha iyi ifade edebilmişler ve diğer milletlerin istek ve taleplerini de doğru bir şekilde anlamayı hedef edinmişlerdir.

Mısırlılar ile birlikte, eski Yunan medeniyetindeki yöneticilerde benzer yöntemle tercümanlardan yararlanmışlardır. Yunanlıların Mısırlılardan tercüme konusunda ayrıldığı nokta Yunanca konusunda biraz daha hassasiyetle ve milliyetçi bir anlayışla davranmalarıdır. Şöyle ki kaynakları incelediğimizde Yunanlıların diğer milletlerin dillerini öğrenmeye çabalamaktan ziyade kendileriyle iletişim kurmak isteyen milletlerin Yunancayı öğrenmelerini isteyen tavır takındığını görmekteyiz. Yunan medeniyetinden hemen sonra daha her anlamda daha gelişmiş bir medeniyet olarak karşımıza çıkan eski Roma’da ise Yunancadan Latinceye geçiş çok bariz bir şekilde görülmektedir. Özellikle kutsal metinlerin tercüme edilmesine büyük önem verilmiş, bu verilen önem tercüme faaliyetinin kendisine de yansımıştır. Bu dönemde ismi metinlerde de çokça belirtilen Andronicus Homer’ın ünlü Odysseia isimli eserini Yunanca’dan Latince’ye tercüme etmiştir. Bu ismin yanı sıra Romalıların önemli devlet adamı ve şairi olarak bilinen Cicero da tercüme faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürütmüştür.

Roma medeniyetinin yıkılmasıyla meydana gelen pasiflik hali batı dünyasının tüm medeniyetlerini etkilemiş ve dönemin her anlamda yükselen yıldızı haline gelen Arap dünyasında bilim ve sanat gelişmeye başlamıştır. Diğer milletlerle gerek savaş gerekse diploması ve diğer dallarda girişilen iletişim çabaları belirli bir tercüme aktivitesi gerektirmekteydi. Arap dünyasında ortaya çıkmaya başlanan bilim ve sanat eserleri Latinceye çevrilmeye ve belirli başlı İslam bilginlerinin çalışmalarından yararlanılmaya başlamıştı. Tabi ki bu süreç aslında Aydınlanma çağı olarak bilinen devre daha çok rastlamaktaydı. Özellikle matbaanın bulunmasıyla devinim kazanmış ve Avrupa’da başlayan neo-klasik dönemin getirdiği birikimle daha da hızlanmıştır. 19. Yüzyıl bu bağlamda tercüme faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir dönem olarak ortaya çıkarken özellikle 20.yüzyıldaki yoğun ve kitlesel savaşlar tercüme ve tercümanların önemini daha da artırmıştır.

Comments are closed.

WhatsApp WhatsApp ile Hızlı Teklif Almak için Tıklayın